Pek sevimsiz aydır şu Şubat… bir kere normalden kısadır… hemen her daim soğuktur… en uzun tatiller hep bu ayda biter, tıpkı sonsuz aşklar gibi! … hayatın Barış Abisiz geçeceği gerçeğini daha ilk gününden vuruverir insanın suratına… üstüne gelenleri, gidenleri, bitenleri, yitenleriyle bir de 14 şubatları koydunuz mu… öfff…pöff!… gerçekten sevimsiz aydır şubat… patavatsızdır, hoyrattır… acımasızdır… hep garip gelir, hep garip geçer!
Mekanın cennet olsun Barış Abi…
Otomobillere hiç ilgisi olmayanlarımız bile 80’li yılların efsanelerinden olan Turbo Sakızını ve içerisinden çıkan parlak kağıda basılı otomobil resimlerini mutlaka hatırlar. O yıllarda garip bir şekilde istisnasız hepimizin bir şeyleri biriktirme alışkanlığı mevcuttu. Erkekler genelde Final (Futbolcu) ya da Turbo (Otomobil) sakızlarının serilerini tamamlamaya çalışırken, karşı cinsimiz Minti Sakızını (Artist resimleri) ya da parlak Çokomel kağıtlarını tırnaklarıyla güzelce düzeltip, defter aralarında saklamayı tercih ederlerdi…(35 yaşına geldim, hala anlayamıyorum kadın milletini)
Ben Turbocuydum…bazen de Final alırdım. Nedendir bilinmez, hiç bir resmi kanalda promosyon olarak duyurulmamış olmasına rağmen Turbo içerisinden çıkan 250 tane araba resmini eksiksiz biriktirebilirsem istediğim bisiklete sahip olacağım efsanesi, koşulsuz kabul ettiğim, en sorgulanamaz gerçeklerimdendi. (bisikletim olmasına rağmen ne hırs yapmışım..breh!) O yılların arkadaş sohbetlerine tekrar kulak kabartabilme şansımız olsa muhtemelen en çok duyacağımız tartışmaların başında Kara Şimşekten sonra (1982 Pontiac Trans Am) parayla alınacak en iyi arabanın hangisi olduğu sorusu ve asla bulamadığımız cevabı gelirdi. Sıralama, zamana, kişiye, o anki ruh halimize göre değişse bile ilk 3 genelde belliydi;
Kimi zaman Senna hayranlığından McLarenci olurduk, kimi zaman meşhur Miami Vice jeneriğinde gidişine hasta olduğumuz Testarossaya kayardı gönlümüz bazen de kulaktan kulağa duyduğumuz o meşhur Traktör Ustasının Ferrariye Başkaldırma Hikayesi nedeniyle Lamborghini Diablo‘yu otururduk birinciliğe…ama tabii hep Kara Şimşekten sonra!
O yıllardan beri otomobil dünyası ve teknoloji çok gelişti ve pek çok firma efsanevi modeller ürettiler (mesela Bugatti Veyron). Ama bu rekabet asla unutulmadı. Hala dünyanın en ünlü otomobil koleksiyoncularının muhtemelen ilk 5 bilemediniz ilk 10 tercihlerinde yer alacak kadar özel bir üçlüdür; Ferrari Testarossa, Lamborghini Diablo ve McLaren F1.
Geçen zaman beni daha çok iki teker seven biri yapmış olsa da internette rastladığım 2013 Cenevre Otomobil Fuarı haberleri/fotoğrafları beni adeta o çocukluk günlerimin efsanevi rekabetine geri götürdü;
Lamborghini, Ferrari ve McLaren birbirinden iddialı modellerini aynı fuarda tanıtmışlar. Her ne kadar McLaren P1™, Lamborghini Veneno ve LaFerrari arasındaki rekabetin selefleri kadar uzun soluklu ve destansı olup olmayacağını zaman belirleyecek olsa da bence hiç biri hala bir Kara Şimsek değil işte…hıhh!
İşin makarası bir yana benim favorim Diablo hayranı olmamdan ötürü Lamborghini Veneno olacak gibi
….ya sizin ki?
