Otomobillere hiç ilgisi olmayanlarımız bile 80’li yılların efsanelerinden olan Turbo Sakızını ve içerisinden çıkan parlak kağıda basılı otomobil resimlerini mutlaka hatırlar. O yıllarda garip bir şekilde istisnasız hepimizin bir şeyleri biriktirme alışkanlığı mevcuttu. Erkekler genelde Final (Futbolcu) ya da Turbo (Otomobil) sakızlarının serilerini tamamlamaya çalışırken, karşı cinsimiz Minti Sakızını (Artist resimleri) ya da parlak Çokomel kağıtlarını tırnaklarıyla güzelce düzeltip, defter aralarında saklamayı tercih ederlerdi…(35 yaşına geldim, hala anlayamıyorum kadın milletini)

Ben Turbocuydum…bazen de Final alırdım. Nedendir bilinmez, hiç bir resmi kanalda promosyon olarak duyurulmamış olmasına rağmen Turbo içerisinden çıkan 250 tane araba resmini eksiksiz biriktirebilirsem istediğim bisiklete sahip olacağım efsanesi, koşulsuz kabul ettiğim, en sorgulanamaz gerçeklerimdendi. (bisikletim olmasına rağmen ne hırs yapmışım..breh!) O yılların arkadaş sohbetlerine tekrar kulak kabartabilme şansımız olsa muhtemelen en çok duyacağımız tartışmaların başında Kara Şimşekten sonra (1982 Pontiac Trans Am) parayla alınacak en iyi arabanın hangisi olduğu sorusu ve asla bulamadığımız cevabı gelirdi. Sıralama, zamana, kişiye, o anki ruh halimize göre değişse bile ilk 3 genelde belliydi;

Ferrari Testarossa –  Lamborghini Diablo, – McLaren F1

Kimi zaman Senna hayranlığından McLarenci olurduk, kimi zaman meşhur Miami Vice jeneriğinde gidişine hasta olduğumuz Testarossaya kayardı gönlümüz bazen de kulaktan kulağa duyduğumuz o meşhur Traktör Ustasının Ferrariye Başkaldırma Hikayesi nedeniyle Lamborghini Diablo‘yu otururduk birinciliğe…ama tabii hep Kara Şimşekten sonra!

O yıllardan beri otomobil dünyası ve teknoloji çok gelişti ve pek çok firma efsanevi modeller ürettiler (mesela Bugatti Veyron). Ama  bu rekabet asla unutulmadı. Hala dünyanın en ünlü otomobil koleksiyoncularının muhtemelen ilk 5 bilemediniz ilk 10 tercihlerinde yer alacak kadar özel bir üçlüdür; Ferrari Testarossa, Lamborghini Diablo ve McLaren F1.

Geçen zaman beni daha çok iki teker seven biri yapmış olsa da internette rastladığım 2013 Cenevre Otomobil Fuarı haberleri/fotoğrafları beni adeta o çocukluk günlerimin efsanevi rekabetine geri götürdü;

Lamborghini, Ferrari ve McLaren birbirinden iddialı modellerini aynı fuarda tanıtmışlar. Her ne kadar McLaren P1™, Lamborghini Veneno ve LaFerrari arasındaki rekabetin selefleri kadar uzun soluklu ve destansı olup olmayacağını zaman  belirleyecek olsa da bence hiç biri hala bir Kara Şimsek değil işte…hıhh!

İşin makarası bir yana benim favorim Diablo hayranı olmamdan ötürü Lamborghini Veneno olacak gibi

….ya sizin ki?

SONY,  uzun zamandır merakla beklenen Playstation 4 ‘ü resmi olarak duyurdu.  Playstation 4, “bulut temelli”  servisleri,  sosyal ağlara derinlemesine bütünleştirilmesi,  PS Vita  ile kusursuz entegrasyonu, oynadığınız oyunu ağ üzerinden canlı olarak yayınlama özelliği, dokunmatik kontroller eklenmiş  DualShock 4  oyun denetçisi ve oyunların indirilmeye başlandığı anda (henüz download aşamasında) oynanmaya başlanabilmesi,  gibi  yenilikçi özelliklerle konsol dünyasındaki rekabete yeni bir soluk getirecek olmasına rağmen,  geçmiş Playstationların başarısına ulaşıp, sansasyonel bir market hakimiyeti sağlayıp sağlayamayacağı merak konusu.

Yeni Playstation’a biraz daha yakından bakacak olursak, SONY, oldukça ciddi bir strateji değişikliğine gitmiş ve konsol donanımsal anlamında ciddi değişime uğramış. Playstation 3’ te CPU olarak, SONY-Toshiba-IBM üçlüsü tarafından geliştirilen efsanevi Cell işlemcisini ve GPU olarak Nvidia’nın 550MHz hızındaki Reailty RSX Synthesizer grafik birimini kullanan SONY, Playstation 4’te, tıpkı rekabet gibi  (Nintendo Wii ve Microsoft Xbox360 ) AMD CPU/GPU kullanmayı tercih etmiş durumda. Görünen o ki,  son anda radikal bir değişiklik olmazsa Playstation 4, AMD tarafından özel olarak tasarlanmış Jaguar kod adlı 8 çekirdekli 64bit x86 CPU barındıracak, 1,84 TFLOP/s. güce sahip AMD Radeon serisi GPU barındıracak ve 8GB DDR5 paylaşımlı bir hafıza kiti kullanacak. Tanıtım sırasında kullanıcılara gösterilmeyen Playstation 4’ün, tercih edilen donanımsal bileşenleri ve soğutma ihtiyacı nedeniyle geçmiş modellere göre daha büyük bir kasaya sahip olacağını şimdiden söylemek pek de yanlış bir  tahmin olmayacaktır diye düşünüyorum. Özelleştirilmiş bir mimari yerine PC-benzeri bir  yapının tercih edilmiş olması, multi-platform için oyun geliştiren firmaların işlerini oldukça kolaylaştıracak olup, bu durumun konsol dünyasındaki rekabeti önemli derecede etkileyen exclusive game (konsola özel oyun) konseptini nasıl etkileyeceği ise cevaplanmayı bekleyen sorulardan.

Sönük geçen etkinlikte SONY ile yıllardır iş birlikteliği yapan oyun geliştirici firmalar Playstation 4 hakkındaki görüşlerinden ve gelecek oyunlardan bahsederken, gecenin surprizlerinden biri gerçekleşti ve sahneye Chris Metzen çıktı. Sosyal medyada yeterince yer bulmasa da “bence” gecenin en önemli açıklamalarını yaptı.  Blizzard adına konuşan Chris Metzen,  şirket olarak SONY ile çok ciddi bir stratejik iş birlikteliğine gittiklerini ve dünya oyun tarihinin fenomenlerinden olan DIABLO III’ün PS4 için hazır olacağını duyurdu., Salonda olması gerekenden daha az bir heyecan dalgalanmasına neden olan bu durum, PC-Konsol-Oyun şeytan üçgeninde oldukça enteresan gelişmeler yaşanmasına neden olabilir. Zira bilindiği üzere ileri seviye oyuncuların hala kolay/hızlı güncellenebilmesi ve daha iyi grafik kalitesi sunması nedeniyle PC üzerinde oyun oynamayı tercih etmekte, Pek çok oyuncu ise özellikle Action Role-Playing ve strateji tarzı oyunların konsollarda oynanabilirliklerinin yeterince iyi olamayacağı konusunda  değiştirilmesi zor bir sabit fikre sahip. Eğer Blizzard-SONY iş birlikteliği bu ön yargıları yıkabilirse, orta-uzun vadede tüm oyun marketinin konsolların egemenliğine geçtiği bir dünya yaratabilirler. Biraz zihin egzersizi yapacak olursak, bu tarz bir gelişme, kişisel bilgisayarların oyun amaçlı kullanılmayan  sadece hızlı veri girişinin (klavye, mouse, text input via voice recognition, vb)   mobiletinin ön planda olduğu daha az güçlü GPU’lar barındıran ve genelde iş için kullanılan sıkıcı birer çalışma istasyonuna dönüşebilmesine neden olabilir. Marketlerini daraltabilir. Şimdilik komplo teorisi gibi değil mi?   (2010 yılı başlarında pek çok  teknoloji forumunda, tabletlerin/akıllı telefonların kişisel bilgisayar ve el konsolları pazarından çok ciddi market payı kapacağını, hatta yenilikçi kontrolleri ile sundukları farklı oyun deneyimi sayesinde ve PC/Konsol oyun marketinden pay kapabileceklerini yazdığımda, bu cihazların düşük işlemci gücü  yetersiz grafik kalitelerini öne sürerek bana gülen arkadaşlarım şu anda iPadlerinde Angry Birds oynayıp, meyvaları kesmekle meşguller…selam ederim!)

Konuyu daha fazla dağıtmamak adına yazımıza Playstion4’ün ne zaman son kullanıcıya ulaşabileceği ve fiyatı konusundaki soruları yanıtlamaya çalışarak son verelim.  Henüz resmi kaynaklar tarafından doğrulanmasa  da, Playstation 4’ün İngiltere için resmi satış fiyatının 399£ olacağı ve 21 Kasım‘da çıkacağına dair dedikodular hızla artmakta. Hatta dünyaca ünlü teknoloji alışveriş sitesi http://www.shopto.net  399£  fiyat ile şimdiden ön sipariş toplamaya başladı bile. Kişisel yorumum, dedikoduların aksine ürünün markete en geç yaz ayları ortasında kadar sürüleceği ve daha geç bir tarihin SONY açısından stratejik bir hata olacağı yönünde.

Bekleyelim ve görelim.