Sükût ikrardan gelir!
Soma fıtrat,
Reyhanlı mukadderat,
Suruç desen zaten uzak!
şimdi ağlıyorsun ya Ankara’ya
ağlama dostum, ağlama
bu yaşananlar bize müstahAK!
.e
Soma fıtrat,
Reyhanlı mukadderat,
Suruç desen zaten uzak!
şimdi ağlıyorsun ya Ankara’ya
ağlama dostum, ağlama
bu yaşananlar bize müstahAK!
.e
Çok değil bir kaç hafta önce dost meclisinde geçen bir sohbetin konusuydu, 3. Dünya savaşı… İyi okullarda okumuş, ama pek tarih okumamış ve kendi başına gelmeyen şeyleri içselleştirebilme yeteneğinden muaf bencil genç bir arkadaşımız pek de afili bir yorum yapmıştı olası dünya savaşı hakkında! Mümkün değilmiş dünya savaşı, çıkmazmış…o dönemler çok geride kalmışmış… Gerçekten hayatta yanılmayı, haksız taraf olmayı en çok istediğim tartışmalardan biridir bu konuşma. Zira insan olabilen her insan gibi ben de isterim ki savaşlar hiç olmasın, insanlar ölmesin! Ama, zaten bir süredir ekonomik platformda son sürat sürmekte olan global savaşı ve etkilerini görmemek için ya saflık derecesinde iyimser olmak ya da gerçekten zır cahil olmak gerek! (ki bu derece cehalet de ancak tahsille mümkün olabiliyor, gariptir!)
Yakın dönemi mercek altına alalım;
Hatırlayacağınız üzere, Perestroika sonrası bağımsızlılaşan devletçikleri her daim kontrolünde tutan, tepelerine kukla yöneticiler koyup, tüm iç ve dış politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiren Rusya, mahallenin yaramaz çocuğu Ukraynayı (bkz: turuncu devrim) ağır şekilde cezalandırdı ve 2014 yılında Kırım’ı işgal etti, Ukrayna hala tedirgin…Nato ve kıta avrupası krize pek de müdahil olmadı ve hala sessizliğini korumakta! Ukrayna’yı arka bahçeye çevirmeyi hayal eden ABD ise şimdilik gelişmeleri uzaktan takiple yetinmekte… Genelde durgun olan Kuzeyimiz şu dönemlerde biraz gergin!
Ortadoğuda bir IŞID vahşeti yaşanıyor ve bazı emperyalist güçler, sırf ucuz IŞID petrolünün piyasalara girmesiyle ekonomik anlamda günden güne zayıflayan Rusya’nın daha da sarsılması için IŞID’e ısrarla göz yumuyor. Ne zaman ki IŞID vahşeti savunulamaz derecede absürdleşip, dünya kamuoyunun tepkileri artıyor, demokrasi havarileri hemen göstermelik hava operasyonlarına başlıyor…ve sanırım bunu artık kimse yemiyor. Gündemden kolayca takip edebileceğiniz üzere bugünlerde işler kontrolden iyice çıktı, IŞID bahane edilerek oluşturulan kargaşa ve el altından piyasaya sürülen kanlı petrolün kendisine verdiği ekonomik zarara tahammül edemeyen Rusya, batının kaypaklığını ispatlamak istercesine 1 haftadır başta IŞID olmak üzere Suriyedeki tüm rejim karşıtı muhaliflere karşı askeri operasyonlar düzenliyor. Rusya’nın mesajı aslında çok net, sizin IŞID ile mücadele ettiğiniz falan yok, madem IŞID’den bu derece rahatsızsınız bırakın ben yok edeyim…kısacası “gölge etme başka ihsan istemez!” diyerek, batı dünyasının tepkilerini hiçe sayıp, kendi çıkarlarına en uygun şekilde hareket ediyor. Tabii bunun sonunda Esad rejiminin tekrar güçlenmesi ve Rusya’nın Akdeniz’e bu kadar yakın bir coğrafyada askeri dominantlığa sahip olup, olası bir askeri üs kurma ihtimali de başta ABD olmak üzere tüm Nato ülkelerini ve her elimde hıyar var diyene tuzlukla koşmayı adet haline getirmiş Türkiye’yi oldukça tedirgin ediyor.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken Suriye’nin kuzeyinde Türkmenler başta olmak üzere pek çok azınlık hala sistematik şekilde zorunlu göçe zorlanıyor ve bir takım güçler tarafından bölgede nüfus yoğunluğu “diğer etnik toplulukların Kürt nüfusa oranla sayısal olarak azınlık durumuna düşecekleri ” şeklinde yeniden yapılandırılıyor.
Acem evlatları da boş durmuyor tabii, orta doğu satrancında Irak ve Suriye üzerinde Hizbullah ve diğer radikal örgütlerle aktif rol alıp, tüm dünyanın içinde yer aldığı kargaşayı fırsat bilerek Uranyum zenginleştirmeye ve nükleer programına devam ediyor. Yıllardır kan ile beslenen topraklarda ortam hiç durulmuyor, Suudi Arabistan, Yemen savaşı devam ediyor..
Her fırsatını bulduğunda ya sömürmeye ya da birbirini kesmeye meyilli olan Avrupa, ise hızla yaşlanan nüfusu, idmansız ordularıyla tüm güvenlik stratejisini üyelerinin birbirine zerre saygısı ve güveninin olmadığı askeri ve ekonomik paktlar ile sağlayabileceğini düşünmek gibi bir yanılsamaya dayandırmış durumda. Zaten 70 yıl önce Nazi katliamları karşısında, 20 yıl önce de Bosna’da yaşananlarla karşı sessiz kalmasıyla insanlık liginde çoktan küme düşmüş olan sözde üstünler medeniyeti, bu sefer tarih tarafından Suriye iç savaşı ve göçmen krizi ile sınanıyor. Bakalım insan olabilip, onurlarını kurtarabilecekler mi?
Nato’nun göz yumması ve ekonomik pozisyonun verdiği mağduriyet kisvesi altında Yunanistan, Ege’deki adacıkları işgale devam ediyor, dikkatlerden kaçsa da yıllar sonra ilk kez Türk F-16 larını taciz etme cüretini gösteriyor…Ege semalarında uzun süredir ağzında zeytin dalı ile uçmakta olan güvercin, her an bir fırtınaya maruz kalabilir!
Türkiye içerisinde özellikle seçim süreci yaklaşırken artan terör ve şiddetten ise bahsetmek bile istemiyorum, yüreğim daralıyor. Her gün gelen ölüm haberleri artık o kadar sıradan hale geldi ki, ülkedeki kutuplaşma git gide artıyor, nefret, kin, kan, faşizm önlenemez şekilde yükselmeye devam ediyor… Duymamakta ısrar etsek de bugünlerde çanlar bizim için çalıyor!
Zaten, Asya-Pasifik her daim gergin, Ekonomik büyüme ile ilgili başı dertte olan ve art arda yaptığı devalüasyonlarla tüm dünyaya adeta mali şantaj yapan Çin, yıllardır devam ettiği şekilde hem içeride (bkz: doğu Türkistan) hem de komşularına karşı Şahin duruşunu devam ettiriyor. Özellikle ABD ile şimdilik ekonomik kulvarda devam etmekte olan savaşın ise, yakın gelecekte neye evrilebileceğini düşünmek bile insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor
Sözde savunma amaçlı kurulmuş olan Japon ordusu, son yıllardaki en büyük harcamalarını yapıyor… Çin ile sorunlarının büyümesi üzerine yıllar sonra ilk defa savunma bütçesini artırılıyor ve 49.1 milyar dolar ile dünyada altıncılığa ulaşıyor. Japonların, 45 yıl sonra ilk defa dış adalara yeni bir askeri üs kurması ise pek çok gözün dikkatinden kaçsa da oldukça korkutucu bir gelişme
Kuzey Kore’nin başındaki manyağın ise ne zaman ne yapacağı zaten öngörülemiyor… Her daim iç çatışmalarla başı dertte olan ve dünyanın en büyük ordularından birine sahip olan Hindistan, Pakistan ve Çin’e karşı ulusal güvenlik gerekçesiyle sürekli teyakkuz halinde…
Son 50 yıldır, 30 küsür iç savaş yaşamış Afrika ise yoksulluk ve açlıktan kırılmaya devam ediyor, burada yaşanan insanlık dramına, dünya servetinin büyük kısmına haksız şekilde el koymuş ve hakketmediği bir refah seviyesinde yaşamaya devam etmekte olan Kıta Avrupası, ABD ve tüm dünya ülkeleri sessiz kalmaya, hızla yaklaşan felaketi görmezden gelmeye devam ediyorlar. Kara kıtanın öfkesi ise günden güne katlanarak büyümeye devam ediyor…
Sözün özü,
Sen kabul et ya da etme genç arkadaşım, Savaş bağıra çağıra geliyor!