Eyl 20, 2012 - tavsiye    Yorum Yok

Cafegrafin: Duvarımdaki bir fincan kahve…

Mecidiyeköy Down Cafe’de yediğimiz bir yemek sonrasında, cafeye sanatçılar tarafından destek amaçlı bağışlanmış eserleri incelemeye başladık. Birbirinden güzel eserler arasında daha önce pek de rastlamadığımız tarzda bir tablo oldukça dikkatimi çekti. İlk bakışta sıradan bir suluboya çalışması gibi duran resim, yakından incelendiğinde açıklananmaz şekilde diğerlerinden farklı duruyordu. Eserle ilgilendiğimi gören bir cafe çalışanı “resmin Cafegrafin diye özel bir teknik kullanılarak yapıldığını” belirtip detayları aktarmaya başladı ve son olarak eğer resim karşılığı bağış yapmayı düşünürsem severek yardımcı olabileceğini bildirdi. Hoş bir tesadüf, tam o dönemde özel bir hediye arayışı içerisinde olduğum için, pek de tereddüt etmeden resmi satın aldım.Bir kaç saat sonra ofise döndüğümde hala aklım resimde ve yapımında kullanılan “o özel” teknikteydi…ilk müsait zamanımda resim üzerindeki imzadan ve cafede hayatımda ilk kez duyduğum “Cafegrafin” kelimesinden yola çıkarak internette küçük bir araştırma yaptım…sonuçlar keyifli ve şaşırtıcıydı;

Cafegrafin adı verilen bu teknik, 2001 yılında bizzat resmi yapan sanatcı Ebru Yolver tarafından geliştirilmiş ve tablolardaki kahverengi ve tonlarındaki desenlerde boya yerine hazır kahvenin kullanılması esasına dayanan özel bir suluboya tekniğiymiş. Ebru Hanım yıllardır bu teknikte pek çok resim yapmış ve tekniğini gün geçtikte değiştirmiş, geliştirmiş.

Sanatçı, bir röportajında Cafegrafin’den;

“Sanat kokan tasarımlar yapıyorum. 2001’den beri geliştirdiğim ‘cafegrafin’ tekniği ile resimlerim de kahve kokuyor. Bu alanda tekim, hazır kahveyi boya olarak kullanıyorum”

Şeklinde bahsetmiş.

Bu sevgi, emek ve nefis kahve kokan keyifli tekniğin yaratıcısı Ebru Yolver, 1995 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü mezunu olup 2002 yılında aynı fakültenin yüksek lisans programında bir yıl hazırlık eğitimi almış… Kişisel sayfasından edindiğimiz bilgilere gore, sanatçı bir çok büyük firmaya giysi, ev tekstili ,mücevher ve altın, bronz, gümüş takı tasarımları hazırlamakta ve yurtiçinde ve yurtdışında zaman zaman çeşitli kolleksiyonlarını sergilemekteymiş … Cad-Cam operatörlüğü, Tasarım Bölümü Direktörlüğü, Moda Editörlüğü ve Art Direktörlük konularında bir çok başarıya imza atmış olan sanatçı 2006 yılında “V. International Festival of Fantasy Image, The Crystal Angel” Kiev-festivalinde koreografisi ve kostümleri tamamen kendisine ait olan Mozart’ın 100. doğum yıldönümü anısına “Mozart ile müzik doğdu” adlı bir show da sahneye koymuş olup halen çalışmalarına İstanbul’da devam etmekteymiş.

Satın aldığım tabloya dair hikayenin devamına gelince. İşin aslı üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen henüz “gerçek sahibine” teslim edemedim, zira tablonun ön tarafı çok içime sinse de, duvara bakacak tarafı “bence” henüz tam olarak hazır değil…zira o taraf sadece bir kez görülecek!

Sağlıcakla kalın…

Eyl 19, 2012 - inceleme, teknoloji    Yorum Yok

Eyvah! Yoksa televizyonum benden akıllı mı?

Son yıllarda ivmesi oldukça artan teknolojideki gelişmelerden nasibini alanların en başında kuşkusuz ki televizyonlarımız gelmekte. Cep telefonlarıyla birlikte modern insanının en fazla etkileşime girdiği elektronik eşya ünvanına sahip “salonlarımızın değişmez müdavimindeki” değişim gerçekten baş döndürücü seviyelerde. Özellikle son 5 yılda yüksek maliyetli plazma teknolojisiyle başlayan bu evrimi sırasıyla lcd televizyonlar, led tv teknolojisi, 3d destekli tvler ve son olarak bu akıllı kutuyu tek yönlü bir iletişim aracı olmaktan çıkarıp, sosyal ağlara ve diğer eğlence ağlarına tamamen entegre bir dijital eğlence hubına çeviren “ daha da” akıllı televizyonlar (smart tv) izledi.

Hem kullanıcı deneyimi hem de teknoloji anlamındaki bu  inanılmaz bir dönüşüm biz tüketiciler açısından çok ciddi bir sorunuda beraberinde getirdi…Eskiden evladiyelik olarak nitelediğimiz televizyonlar, 2-3 yıl içerisinde beklentilerimizi karşılayamaz “eksik” birer cihaz haline dönüşmeye başladılar. Dubai kökenli Infinitec firması bu eksikliği farketmiş olacak ki Kickstarter üzerinden dünyaya tanıttığı ve PocketTv adını verdiği ürününü çok yakında piyasaya sürmeyi hedeflemekte. İnsanların bağışlarıyla projeleri finanse etmeleri esasına dayanan Kickstarter sitesinde $100.000 toplama hedefiyle duyurulan proje kısa süre içerisinde üçbini aşkın katılımcının desteğiyle $500.000’den fazla bağış topladı ve görünüşe göre PocketTV çok yakında seri üretimi yapılarak ilk başta cömert bağışçıları olmak üzere son kullanıcılarına ulaşacak.

Pocket TV ye daha yakında gözatacak olursak, cihaz usb bellek boyutunda ve HDMI bağlantı arayüzüne sahip Android işletim sistemine sahip mini bir PC olarak nitelendirilebilir. Artık eski nesil olarak nitelendirilen  bir önceki jenerasyon Plazma/LCD televizyonları, akıllı birer televizyona çevirme iddiasında olan bu mini cihaz, bünyesinde barındırdığı Android işletim sistemi ile kullanıcılara eski televizyonları üzerinden kablosuz ağlara bağlanabilme, internette gezinebilme, oyun oynayabilme, youtube ve benzeri video paylaşım sitelerindeki içeriklere ulaşabilme gibi yeni nesil akıllı televizyonlardan aşina olduğumuz hizmetleri sağlamayı hedeflemekte. Güncellenebilir olması ve uygun maliyeti (200 usd altında bir fiyata satılacağı öngörülmekte) düşünüldüğünde yeni nesil televizyonlara yatırım yapmak istemeyen kullanıcılar açısından oldukça cazip bir seçenek gibi görünmekte.

Eski nesil TV’ye sahip herkese, şimdiden iyi eğlenceler…

Sayfalar:«1...626364656667686970»