Favela
TRT’de izlediğim 2014 FIFA Dünya Kupası temalı Aslı Pelit‘in sunduğu “10’ların Kıtası” programı bugünkü kısa yazının konusunu belirledi; “Favelalar”, yani tabir-i caizse Rio de Janeiro‘nun varoşları. Yaklaşık 5 milyon kişinin yaşadığı ve muhtemlen dünyanın en yüksek suç oranına sahip yerleri olarak nam salmış ve sayıları 600’ ü aşkın bu dışlanmış bölgelerin tehlikeli, renkli ve bir o kadar da sıradışı alt kültürleri gerçekten dikkat çekici.
Favela kelimesini ilk kez, yıllar önce okuduğum “Çöplük” adlı bir romanda görmüştüm. Brezilyalı kadın yazar Carolina Maria de Jesus´ün hatıra defteri “Çöplük” yayınladığı 1960´lardan günümüze milyonlarca baskı yapmış, hemen hemen dünyanın bütün dillerine çevrilmiştir. Kitabın hikayesi gerçekten enterasan; yazar 1955-60 yılları arasında yaşadığı sefalet dolu hayatı, duru bir dil ve yalın bir acılıkta “mum ışığında” hatıra defterine yazmış ve bir gazetecinin tesadüfen bulup yayınladığı bu defter dünya çapında bir üne kavuşarak yazarının hayatını değiştirmişti.
18. yy da Afrika’dan göç edenlerin kurduğu ve günümüze kadar varlıklarını devam ettiren Favelaların, muthiş yüksek suç oranlarına rağmen Ronaldinho, Adriano, Wagner Love gibi disiplinsizlikleriyle tanınan ultra yetenekli pek çok futbolcuyu da dünya futboluna kazandırmış olmaları enterasan bir detaydır.
Favela insanı, ne Copacabana‘da Sangriasını yudumlayıp, Brezilya’nın ne kadar egzotik bir memleket oldugunu düşünen turistleri umursuyor, ne de kendileri hariç sanki tüm Rio’ya kollarını açan Reedemer‘a güveniyor. Sadece nefes alıp, yaşamaya çalışıyor ve hayattan asla umudunu kesmiyor.
Favelaları daha yakından tanımak/anlamak isterseniz, Carolina Maria de Jesus‘un “hayatta yaşamaktan daha zor bir şey yoktur” diye tanımladığı “Çöplük” kitabını okumanızı, Tanrıkent (Cidade de Deus) filmini izlemenizi ve Michael Jackson‘ın meşhur “They don’t really care about us” sarkısını/klibini bir kez daha dikkatlice dinlemenizi/izlemenizi öneririm.
İyi bayramlar…