yorum için Arşiv"
Haz 8, 2014 - anı, gündem, yorum    Yorum Yok

TÜBİT-AK ve Bilim ve Teknik…

imageDaha 10’lu yaşlarımın başlarında, “sevdiğim çok az şeyden biriydi” her kelimesini defalarca okuduğum Bilim ve Teknik Dergisi… ve evet o dönemlerde ülkemizde internet yoktu!

Henüz ilkokul öğrencisi olan bir çocuğa bile bilimi ve teknolojiyi sevdirebilecek kadar garip bir havası vardı derginin ve kesinlikle sürükleyici bir dile sahipti. İçeriği anlaşılabilir, konuları eğlenceli ve bilgi olarak oldukça doyurucu, keyifli bir dergiydi Bilim ve Teknik. Şimdi düşünüyorum da pek çok arkadaşımın futuristlik olarak tanımladığı öngörülerimin, teknolojiye olan ilgimin ve hemen her konudaki “zaman zaman sıkıcı olabilecek detaydaki lakırdılarımın” temel nedeni kuvvetle muhtemeldir ki çok küçük yaşlarda aralıksız takip ettiğim, onlarca mektup arkadaşı edindiğim bu güzide yayın olsa gerek…

O kadar eğlenirdim ve şaşırırdım ki öğrendiklerime! Çoğunlukla, bir sonraki sayıyı beklerken eski sayıları tekrar tekrar okurken buluverirdim kendimi…

En büyük dertlerim arasında;
Yıldızların nasıl binlerce yıl önceki halini gördüğümüzü anlamaya çalışmak, kendi yoğunluğu altında ezilen ve “karadeliğe dönüşen” gök cisimleri, mantarlar ve funguslar üzerine dergide yazısı çıkmış bir profesöre “mektup arkadaşı olarak” ne cevap yazacağımı düşünmek, Emrehan Halıcı’nın 3 hamlede nasıl mat etmeli temalı bulmacalarına cevap aramak ve anagramlarda kaybolmak gelirdi! …bir çocuk için garip ve değişik zevklerim varmış sanırım!

20 li yaşlarımın ilk yarısında dergiyle ilişkimiz biraz sarsılmaya başlamıştı, kalıp olarak büyüyen ama içerik olarak inceldikçe incelen bir dergi vardı artık piyasada… Sadece dikkatli gözlerin ve uzun süredir takip edenlerin farkedebileceği bir dönüşüm başlamıştı dergide, görseller büyümüş, içerik sıkıcı hale gelmiş, 3-5 yıl öncenin yazıları “her anlamda yeniden düzenlenerek” ara sayfalara serpiştirilmeye başlanmıştı… Gariptir, evrenin var oluşu, genetik bilimi, evrim teorisi temalı neredeyse hiç bir yazı yayınlamaz olmuştu Bilim ve Teknik’te… Dergi hızla değişmeye ve başka bir şeye dönüşmeye başlamıştı sanki… İçerik artık ne heyecan vericiydi, ne yeterince dolu, ne de samimi ve güvenilir! İnsanların altına afili şekilde utanmadan kendi imzaları attıkları yazıların pek çoğu, yalan yanlış çevirilerden ve populer bilim asparagaslarından oluşuyordu… Dünya hızla değişirken, internet sayesinde bilginin paylaşımı “hiç bir yüzyılda olmadığı kadar” artmışken, Türkiye’nin belki de açık ara en kaliteli yayını olan dergi “en masum tabirle” günden güne kalitesizleştirilmekte, bilinçli olarak geri bırakılmakta, kısaca yok edilmeye çalışılmaktaydı sanki!… Önce bir kaç ayda bir almaya başladım dergiyi, sonra neredeyse tamamen bıraktım ama bir süre daha TÜBİTAK kitaplarını almaya devam ettim ve en sonunda hem dergi hem de TÜBİTAK ile olan ilişkimizi tamamen koparıverdim, bir daha yolumuz kesişmeyesecesine!

Unutulmayan ilk sevgili gibiydi benim için Bilim ve Teknik dergisi ve TÜBİTAK da o sevgilinin eviydi adeta; kutsaldı, özeldi, saygıdeğerdi…
Geçen yıllar içerisinde nedeni ve nasılı bol sorular sorduğum oldu “neden Bilim ve Teknik okumaktan vazgeçtiğime ve dergiyi artık itici bulduğuma dair”

Her seferinde hafızamı biraz zorlayınca yakın tarihimizde yaşanmış bir kaç olay geliverdi aklıma…içim ezildi, midem bulandı bazılarını hatırladıkça…zira hiç de sebepsiz değilmiş aslımda aramıza giren bütün bu soğukluk mevzusu!

Yakın tarihte yaşananları, aklımda kalan gazete manşetleri ile desteklemek gerekirse;

<spoiler>

TÜBİT-AK: “Tapeler montaj!”
TUBIT-AK’tan skandal evrim kararı!
TÜBİT-AK’da fişleme skandalı
Başbakanlık ofisinde çıkan böcek raporunda tahribat!
Talihsiz dahi: TÜBİT-AK, sen yapamazsın dedi, matematik dahisi genci yarışmadan eledi!
Soma’da TUBİT-AK Robotu neden kullanılmadı!

…vs…vs

<spoiler>

Ne güzel kurumumuzdun sen ey TÜBİTAK! …seni aldılar, değiştirdiler…seni çaldılar bizden!

 

 

May 21, 2014 - teknoloji, yorum    1 Yorum

Türkiye’de korsan içerik tüketimi neden yaygın?

imageİçtiği sigaraya gözünü bile kırpmadan günde 10 lira verebilen, bayiiden aldığı gazete ve dergiye para verirken eli titremeyen, tuttuğu takımın maçlarını izleyebilmek için yayıncı kuruluşa senede 500 küsür lira ödeyebilen yurdum insanın neden konu dijital içerik (kitap, film, müzik, spor..vb) olduğu zaman azılı birer korsana dönüştüğü tezlere konu olabilecek kadar garip bir davranış şekli olarak yorumlansa da aslında bu durum oldukça basit ve açıklanabilir bir nedene dayanmakta. İnsanımız kandırılmaktan ve aptal yerine konulmaktan hiç ama hiç hazzetmiyor NOKTA!

Fiziksel kopyası 15tl olan bir kitabı siz dijital ortamda 20 tl ye satmaya kalkarsanız, dijital gazete ve dergi üyeliklerini “neredeyse” fiziksel kopyaları ile benzer fiyat seviyelerine çekerseniz ya da online izleteceğiniz (daha kötü kalitede) bir filmi DVD’ye basılı fiziksel kopyası ile aynı şekilde fiyatlarsanız, insanlar “doğal olarak” kandırıldıklarını düşünür ve aptal yerine konulduğuna inanan insan da kendini daha iyi hissedebilmek ve sizden daha zeki olduğunu ispatlayabilmek adına elinden geleni ardına koymaz! Ülkemizde bu tarz dijital içeriklerin fiyatlamasını yapan merciilerin atladıklarına inandığım basit ama önemli bir hususu da belirtmeden geçemeyeceğim; Dijital içeriğin tüketilmesi için kullanılan mecranın ve kullanılan altyapı bedelinin (tablet,telefon, akıllı tv, bilgisayar, internet bağlantı fiyatı…vb.) tüketici tarafından peşinen ödendiği gerçeği ısrarla gözardı edilmekte ve tüketicinin bu ödemiş olduğu rakamın tüketeceği içeriğin fiyatına olumlu anlamda etki etmesi beklentisi yok sayılmakta!. Yazının başında verdiğimiz örneğe dönecek olursak, fiziksel kopyası 15tl olan kitabi, 1000 küsür lira verdiğim tabletimde, aylık 50 küsür tl verdiğim internet bağlantım üzerinden okumam için gerçekten mantıklı sebeplerim olmalı. Dijital kopyada lojistik ve baskı maliyetleri olmadığı için kullanıcı olarak bu kitabı çok daha ucuza temin edebiliyor olmak beklentisi her nekadar tercihimi etkileyecek ana unsur olsa da, okuyucu olarak fiziksel kitaba göre sağlayabileceğim farklı faydalar (içerikte arama yapabilme, not alabilme, online sözlük, içerik seslendirmesi…vb) elle tutulmayan, kütüphanemin rafına dizemeyeceğim, arkadaşıma ödünç veremeyeceğim bu “gerçek kitap olmayan kitaba” gönül rahatlığı ile ödeme yapabilmemi oldukça kolaylaştıracaktır.

El oğlu bu konularda belli ki kafa patlatmış ve ülkemizde büyük sorun olarak görünen korsan tüketimi, müşterisine zengin içerik, makul fiyat ve yüksek hizmet kalitesi sunarak büyük ölçüde halletmiş. Örnek vermek gerekirse, günümüzde sıradan bir Amerikan vatandaşı, yıllık 99 USD abonelik bedeli ödeyerek Amazon Prime üyeliği alabilmekte ve karşılığında 140.000+ filme ve bir o kadar dizi ve e-kitaba tamamen ücretsiz ya da çok cüzi fiyatlarla ulaşabilmekte. Hele ki bu vatandaş öğrenci ise, bu servisten 1 yıl ücretsiz olarak faydalanabilmekte (nasıl olsa eninde sonunda mezun olacak!)… Aynı vatandaş, Pandora, lastFM, Spotify gibi çevrimiçi müzik servisleri sayesinde istediği şarkıya, istediği anda ulaşabilmekte, HBOgo üyeliği ile sevdiği dizileri “reklamsız” ve “yüksek kalitede” izleyebilmekte. Tüm bu imkanlara maddi gelirine oranlandığında cüzi rakamlar ödeyerek ulaşabilen tüketici de doğal olarak korsan tüketime yönelmemekte ve sizin sadık birer müşteriniz olmakta… Oldukça basit, anlaşılabilir ve tekrarlanabilir bir çözüm, değil mi? Hepimizin bildiği üzere ülkemizde ise bu iş modelleri bir kaç başarısız denemeyi saymazsak neredeyse hemen hemen hiç yok…Mevcutlar ise ne yazık ki kısıtlı içerik, saçma fiyat politikaları ve yaşattıkları kötü müşteri deneyimleri nedeniyle bu konularda dünyadan fersah fersah geride. bütün bunların doğal bir sonucu olarak ülkemiz korsan içerik tüketiminde de dünya lideri!

Kuşkusuz ki içerik sağlayıcıların karlı, sürdürülebilir bir iş modeli oluşturabilmeleri en temel hedef. Fakat son 15 yıldır hayatımızda etkin olarak yer alan internet ve internet üzerinden yapılan ticaretin kuralları aslında oldukça basit ve binlerce yıllık ticaret tarihindeki mevcut tüm doğrularla birebir örtüşmekte. Satıcınım, tercih sebebi olabilmesi için her şeyden önce tüketicinin güven, saygı ve sevgisini kazanması şart! Müşterisini kandırmayan, kaliteli ve geniş içerik sunan, faydaya uygun fiyatlama yapan bir firmanın başarısız olması ise büyük talihsizlikler olmazsa imkansıza yakın derecede düşük ihtimal. Bu durumu rakamlarla destekleyecek olursak;

Sadece Amerika’da toplam 20 milyon civarı Amazon Prime üyesi olduğu tahmin ediliyor. (Amazon bu konuda resmi açıklama yapmamayı tercih etmemekte) Size her yıl 99 usd ödemekten memnun olan 20 milyon kullanıcı!

175 milyonu aşkın kişi sevdiği şarkıları dinlemek için platform olarakq Pandora’yı tercih ediyor!

2013 şubat verilerine göre Itunes üzerinden toplam 30 milyar şarkı indirilmiş (her şarkı ~0.99 usd)

WhatsApp, imessage gibi mesajlaşma programlarının GSM operatörlerinin SMS gelirlerine negatif etkisi analistler tarafından hesaplanamıyor!

Sadece bu yazının yazılma süresinde, Facebook üzerinden ~150.000.000 paylaşım yapıldı,Youtube üzerine 4200 saatlik video yüklendi, ~140.000.000 Twit atıldı ve Amazon 4.850.000 usd tutarında online satış yaptı!

Mesaj biraz insan psikolojisi ve ilkokul seviyesinde dört işlem bilgisiyle çözülebilecek kadar basit aslında;

Müşterinizin sizden tek beklentisi iyi hizmeti, geniş ve “kısıtlamasız içerikle”, faydaya uygun fiyatlama ile sunmanız ve kimin neyi tüketeceğine insanlar adına karar vermemeniz!

Sayfalar:«1...16171819202122...30»