yorum için Arşiv"
Tem 2, 2015 - şiir, siyaset, yorum    Yorum Yok

Bu ne perhiz, bu ne püskevit!

image

Hatırlayacağınız  üzere, 1 Temmuz 2105 tarihinde yapılan TBMM Başkanlığı Seçimi 4. Tur Oylamasında, 80 millet vekiline sahip olan MHP, HDP ile aynı paralelde olmayız gerekçesiyle ortak karar almış ve  grupça geçersiz oy kullanarak “tüm seçim dönemi boyunca yolsuzluk, vatan hainliği ve hırsızlıkla suçladığı” iktidar partinin adayının TBMM Başkanı seçilmesinin yolunu açmıştı.

Anlaşılan,  MHP’li dostlarımız %15’e yaklaşan oylarından pek memnun ve hala anlaşılması güç bir zafer sarhoşluğu içerisindeler. Bugün (5 Temmuz) öğle ssatlerinde gazetelere düşen bir haber , akıllara durgunluk verecek cinstendi.

MHP”li sn. Celal Adan; “CHP, hangi gerekçe ile sn. İhsanoğlu’nu desteklemediğinin hesabını vermeli!” diye buyurmuş…

sn. Adan, bakın halkça partinizin matematiğe karşı mesafeli durduğunun farkındayız, ama gene de konuyu  Bilale anlatır gibi bir kez daha  anlatalım;

132 (Chp vekil sayısı) + 80 (Mhp vekil sayısı) = ne yapar, 40 yapar! Bu da meclis başkanı seçilebilmek için gereken oy sayısının ne yazık ki altında. Yani MHP’nin başkan adayının, seçilebilmesi için “o aynı paralelde olmamayı tercih ettiği partinin mutlak desteğine” ihtiyacınız vardı, Sözün özü, CHP’nin son turda sizi desteklemesi “matematiksel olarakhiç hir anlam ifade etmiyordu!

Ama, illa sorulacak bir hesap arayışınız varsa,

Çatı Aday” diye ortaya çıkan şahsın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisine oy veren çoğunluğun partisinden değil de (ki aldığı oy %39) her dönem iktidar stepnesi diye bilinen partiden aday olması konusunu iyi irdelemenizi ve kamuoyuna bu konuda ciddi bir açıklama borçlu olduğunuzu hatırlatmak isterim!  (Zannımca, 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi demokratik olmaktan uzak, halka seçim hakkının tanınmadığı ve dolaylı olarak da olsa AKP’nin gizli ve açıktan olmak üzere deteklediği iki aday arasında geçmiştir!)

Müsadenizle aşağıdaki “TOSUN” şiirini size ve üzerine tüm  alınanlara ithaf ediyorum;

geldin yine oyuna,

yamuk yaptın soyuna,

sen kendine kurt desen de,

huyun benzer koyuna!

not: yazı ve şiir 2 temmuzda yazılmış olup, 5 temmuzdaki gelişmeler üzerine yeniden düzenlemeler ve eklemeler yapılmıştır.

Mar 29, 2015 - gündem, siyaset, yorum    Yorum Yok

Hiç (a)kıllanmıyoruz be azizim!

yersen_amkBilmem farkında mısınız ama, muhtemelen Türk siyasi tarihinin en çok tartışma programı yapılan/izlettirilen dönemini yaşıyoruz!
Şaşırtıcı değil mi?
 
İstisnasız, hemen her akşam, tüm kanallarda yayınlanlanan, kurgulanmış münazaralarla, subliminal telkin bombardımanına tutuluyor, halkça kulak memesi kıvamına getirilip,  uyutuluyoruz bu muhaverelerle!
 
 
Aslında izlenen yöntem pek basit ve kesinlikle etkili;
 
İşini iyi bilen ustamız, dışarıdan bakıldığında pek de işine gelmiyor gibi görünen ama özenle seçilmiş konularda, kendi suni gündemini yaratıp bırakıyor ülkece kucağımıza. Sonrası ise malum, çakma krizimiz, arkasındaki ajandanın fark edilmesi güç, kontrolü/yönetimi basit ve sonucu her daim başlatan için mutlak zafer olan garip bir şeye evriliyor!
 
Manevralar klişe,  ama bir o kadar  da zekice. Sürekli kendimizi, konuşmak istediklerimizi değil de birilerinin konuşmamızı istediği şeyleri yüksek sesle tartışırken buluveriyoruz . Polemiklerden fayda umanlar ise oldukça temkinliler aslında, gündem suni, kriz çakma bile olsa, kesinlikle işlerini şansa bırakmıyorlar. Konu ne olursa olsun, karşılarındaki muhalif fikrin, özenle seçilmiş <kalibresi daha düşük insanlarca> temsil edildiği bir kurgunun oluşturulduğuna emin olup, salıveriyorlar kiralık kalemlerini ve satın alınmış medya kuvvetlerini biçarelerin üzerine hayasızca!
 
Yıllardır hep beraber izliyoruz bu <az komik> orta oyununu. Zaman zaman şaşırıyoruz olanlara, bolca kızıyoruz ve genelde de alışkanlığımız olduğu üzere gaza gelip taraf oluveriyoruz,  pek de detayını bilmediğimiz tartışmalara. (Tam da bizden beklendiği şekilde!)
 
O kadar çok örneği var ki bu anlattıklarımın;
  • Para dolu ayakkabı kutuları, yolsuzluk yapan bakanlar, tapeler havada uçuşurken, hoopp bir bakıyoruz gündemimize Paralel Yapı diye bir şey girmiş! En demokratımız Fuat Avni’ci oluyor hemen, sözde aydınlarımız ise cemaat sempatizanı! Tam bir akıl tutulması!
  • Reyhanlı’da bombalar patlayıp, ülkenin her yanında terör kol gezerken, birden kendimizi alkol satışının yasaklanmasından ve kürtaj meselesinden bahsederken buluyoruz! Komik olan üç vakte kadar bu üç konu da unutuluveriyor!
  • Kurtuluş savaşından beri bu toprakların gördüğü en büyük sosyal başkaldırı yaşanırken, iktidarın meşruiyeti ve hukuksuzlukları sorgulanırken, Paaat, penguen medyası Kabataş’ta mağdur edilen türbanlı bacımızı, camide içildiği iddia edilen içkiyi, Gezicilerin sözüm-ona ahlaksızlıklarını servis ediveriyor ara sıcak olarak ortaya! O noktadan sonra, ne münafıklığımız kalıyor, ne casusluğumuz…Mağdur halk oluyor isyankar, vandal…usta ve yandaşları oluyor mağdur, mağrur, kahraman!
  • Seçimler yaklaşırken,  hemen boy boy Kanalistanbul tanıtımları giriveriyor devreye ve İstanbul’un ne kadar da yaşanılası bir şehir olduğuna dair asılsız viraller dönmeye başlıyor tüm kanallarda. Ve her gün işe 2 saat trafik çekerek giden kaypak yurdum insanı başlıyor, “adamlar çalışıyor be abi!” goygoyuna… Ya sabır!
  • Ekonomik kriz geldiğinde ve işsizlik tavan yaptığında da benzer şeyler oluyor…bir bakıyoruz gündem oluvermiş zorunlu Osmanlıca dersi! ya da başkanlık sistemi, hiç olmazsa, Süleyman Şah Türbesi, Aksaray’a harcanan para veya <hükümetin başı sıkıştıkça imdadına yetişen>, uydurulmuş çözüm süreci!

Sözde her şeyi konuşup, tartışıyoruz ya, <vallahi demoktratikleşiyoruz!> ayağına aleni ve sofistike bir şekilde kandırılıyoruz çoğunlukla!

…sonumuz hayrola!

Pages:«1...6789101112...30»