Çin Malı Muhalefet
Bilen bilir, ülkemizdeki muhalefete en az başımızdaki zihniyet kadar karşıyımdır. Hatta daha da ileri gideyim;
Hızla içerisine sürüklendiğimiz kaostan ve sonu felaket olacak gibi görünen geleceğimizden, iktidar kadar mesul olduklarını düşünüyorum!
Detaylandırmaya çalışayım;
Mevcut iktidara, bir değil bir kaç siklet hafif olmaları, seçim kazanmak uğruna yaptıkları ilkesizlikler ve bir türlü yapmayı beceremedikleri muhalefet sayesinde bırakın falsosu bol iktidarı sarsmayı veya onlara alternatif oluşturmayı, muhtemeldir ki kendilerini Cumhuriyet tarihinin en güçlü iktidarı yaptılar! Tebrikler!!!…
İktidarın karanlık yolunu, kötü niyetini ve Cumhuriyet’in geleceğine alenen kasteden politikalarını başka bir yazının konusu yapalım ve bu yazının eksenine muhalefeti oturtalım.
…benim penceremden bakıldığında;
Mevcut Cumhuriyet Halk Partisinin yönetiminde, kimler tarafından kurgulandığı az-çok bilinen ve tüm sorumlularını belki de yıllar sonra öğrenebileceğimiz siyasi bir kumpasın olası müsebbihlerinin oturuyor olma ihtimali mevcuttur! Bu belirsizlik ve nahoş durum da, kendilerini sadece zorunluluktan destekleyen “gönülsüz” seçmeni hem oldukça kızdırmakta hem de günden güne daha da derin bir umutsuzluğa sürüklemektedir. Partinin mevcut stratejisi, eski Halk Fırkasının namından nemalanma adına isim değiştirmiş, sahip çıkması gereken tüm ilkeleri çoktan unutmuş, entelektüel birikimi yetersiz, planmadan bihaber, bir türlü halka inememiş, gücü bulduğu anda faşizanlığa doğru evrilmesi olası bir tür nasyonel sosyalizme meyilli gibi görünmekte olup (kendileri bu durumun ulusalcılık olduğunu iddia etmekteler!), en az başımızdaki din istismarı yapan, ümmetçi liboşların zihniyeti kadar karanlıktır, mide bulandırıcıdır, korkutucudur!…
Muhalefetin, özellikle son dönemde, sırf koltuk uğruna, ilkesel olarak karşı olması gereken her türlü fraksiyonla yaptığı gizli/açık koalisyonlar, Laiklik, Atatürkçülük, Cumhuriyet gibi temel değerlere yeterince sahip çıkmaması ve parti içi demokrasiyi yok sayması gibi sebepler artık bardağı iyice taşırmıştır. Zaten, Ankara’nın doğusunda miting bile yapamayan, korkak ve tembel bir partinin, Misak-ı Milliye sahip çıkmasını beklemek, ülkeyi hızla gitmekte olduğu karanlık çukurdan çekip çıkarmasını ummak ise ne yazık ki tam da Türk aydınına yakışır türden altı dolu olmayan bir tür romantizm ve pek zayıf bir öngörü emaresidir! Hayalperestliktir!
Acıdır ki, mevcut iktidarı <o çok sevdiği koltuğundan edebilecek yegane ihtimal>, bir dönem hepimizin umut bağladığı Çin Malı Muhalefetimiz değil, tam da şu günlerde yaşamaya başladıkları ego ve güç zehirlenmesi, ayyuka çıkan rüşvetler, yolsuzluklar ve ekonomik krizler olcak gibi gibi görünmekte. Muhtemelen güzel ülkemi, seçim sonuçları ne olursa olsun belirsiz ve karanlık bir gelecek beklemekte… Kim bilir belki gelecekte, sefalet çeken, ama hala özgür bir ülkede yaşarız, belki de padişahçılık oynayan bir çılgının sancağındaki 17. yıldız oluruz! (Allah muhafaza!)
Yağmurlu kış günü gibi karamsar bu yazı için okuyucudan gerçekten özür dilerim. Sadece eleştirmenin ve çalakalem sövmenin bu duruma çözüm oluşturmayacağının da gayet farkındayım, ama yine de yazmanın, susmamanın korkmak ve sineye çekmekten daha onurlu bir davranış olduğunu düşünüyorum!